CEMAAT
/ 978-605-61367-2-6
Cemaat, sadece beş vakit namazı camide kılmak için toplanmaktan mı ibarettir
Gerçek cemaat, Ehli Sünnet velCemaat itikadı üzere hak olan dört mezhebin tarifiyle İslamî tatbikat mıdır? Bu asrın Müslümanlarının cevabını aradığı ve çözmeleri gereken en önemli konularından biri de bu olsa gerektir. Eser bu sorunun cevabını tafsilatıyla işlemektedir.
Müslümanlık sadece avam tabakasının dîni değildir. Sadece havas tabakasının da dîni değildir. Hepsinin dînidir. En âdi bir cahilin, dîne bağlanması, alnını Allah için yere koyması, zinadan sakınması gerekli olduğu gibi, en âlî bir âlimin veya âmirin veya zenginin de başını Allah için yere koyması, zinadan, faizden ve bütün günahlardan arınması farzdır. İşte cemaatin manası, her tabakadan insanları biraraya getirmek, kalblerini birleştirmek ve İslam ruhuyla ihyâ’ etmektir. Günde beş vakit namaz kılmakta cemaatleşmek bunun içindir.
Gençlerimizin şuurlanması gerekir. Şuurlanmak da câmideki cemaatten başlar.
İmamın şuuru cemaate, cemaatin şuuru imama intikal eder. Cemaat ferdleri imamlarının ilmi nisbetinde, imam da cemaatin ğayreti nisbetinde şuurlanır.
Herşeyden önce bilelim ki İslam, Allah Teâlâ’nın emr ve yasaklarına boyun eğmekle, boyun eğmek de cemaatleşmekle mümkün olur.
Eserde cemaatin her yönü, hem ibadet hem de itikad kanadından izah edilmiştir; bahse mevzû’ her hükmün temel mesnedi, sahih, hasen hadisler ve şârihlerin şerhleridir. Meseleler ele alınırken, mümkün mertebede dört mezhebin ittifâkî yolları alınmakla beraber, ihtilaf olduğu takdirde Hanefî mezhebinin fıkıh kitablarından nakledilmiştir.
Eserde hiçbir şahıs veya grubun lehinde veya aleyhinde kalem oynatılmamış olup, bilakis vahdete ve kardeşliğe teşfik edilmiştir.
Eserde ayrıca cum’a namazı ile ilgili bütün bilgiler en sağlam ölçüler dahilinde aktarılmıştır. Özellikle dâr-ul-harb meselesi ve Türkiye’de cum’a namazının sahihliği konusunun işleniş şekli takdire şâyandır.
Eser, Müslümanların birliğini bozan fitnelerin hadîs-i şerîfler ışığında tafsilatlı şerhedilmesinin ardından şu cümlelerle hitam bulur:
Rabb’imiz bir; kıblemiz bir; Peygamberimiz bir; dînimiz bir; maksadımız bir, yani: İ’lâu Kelimetillâhi hiyel’ulyâ… Öyleyse tefrika ne için?!. Nifaksız cemaat olalım… Müslüman, hangi mezhebde, hangi meşrebde, hangi ırkta olursa olsun; İslam Dîni’ni hâkim kılmak için, olduğu gibi safa gelmeli… ve bir tek can olmalıdır… Milli bütünlük…
Yorumlar
Yorum Yapınız